May-Thurner Sendromu, sol iliak venin sağ iliak arter tarafından sıkıştırılması sonucu oluşan nadir bir venöz hastalıktır. Genellikle genç kadınlarda görülen bu durum, derin ven trombozu (DVT) riskini artırabilir. Bu yazıda, May-Thurner Sendromu'nu daha iyi anlamanızı sağlayacak önemli bilgileri paylaşacağız.
May-Thurner Sendromu, 1950'lerde, Dr. H. J. May ve Dr. M. Thurner tarafından tanımlanmıştır. İlk olarak, sağ iliak arterin sol iliak vene uyguladığı mekanik baskının, venöz tromboz riskini artırdığı gözlemlenmiştir. Zamanla, çeşitli klinik çalışmalar ve görüntüleme tekniklerindeki gelişmeler ile bu durumun özel bir sendrom olduğu ve etkilerinin ciddiyeti anlaşılmaya başlandı.
May-Thurner Sendromu’nun belirtileri genellikle belirgin olmayabilir ancak bir çok May-Thurner Sendromu hastası uzun süredir devam eden sol bacak şişliği ve ağrıdan şikayetçidir.
Genç hastalarda sol bacakta oluşan ileri düzey pıhtılaşma (iliak derin ven trombozu) vakalarında da altta yatan sebep olarak karşımıza May-Thurner Senromu çıkabilmektedir.
Bacakta şişlik
Ağrı veya rahatsızlık hissi
Cilt renginde değişiklik
Varisli damarlar
Bacaklarda yorgunluk
Bu semptomlar, genellikle hareket etme ile artabilir ve dinlenme ile azalabilir.
Neredeyse her zaman sol bacak etkilenir. Asıl problem karın içindeki toplardamarın sıkışması olsa da belirtiler dolaşımın etiklenmesine bağlı olarak bacakta ve baldırda görülür.
Uzun süreli tedavi edilmemiş iliak ven basısı etkilenen sol bacakta lenf dolaşımının da bozulmasına bağlı olarak lenfödeme de sebep olabilir.
Ultrasonografi: Bacak venlerinin durumu hakkında bilgi verir. Direk olarak toplardamar basısı ultrasonda görülebilir. İndirek olarak kasık toplardamarlarında Doppler incelemesi ile kan akımı ile ilgili anormallikler saptanabilir.
Manyetik Rezonans Venografi: Damarların ayrıntılı görüntülerini sağlar. Radyasyon maruziyeti yoktur.
Bt Venografi: MR incelemesinde olduğu gibi ayrıntılı damar görüntülerini sağlar
Tanı, belirtilerin doğru bir şekilde değerlendirilmesi ve uygun görüntüleme yöntemleri ile konulmalıdır.
Sağlıklı bireylerde de sol iliak ven basısı yaygın olarak görülür. Radyoloji bulguların klinik muayene ile birleştirilerek tedavi planlaması yapılması gereksiz ve agresif tedavilerin önüne geçilmesini sağlar.
Pıhtı Tedavisi: May-Thurner Sendromuna bağlı karın içi toplardamarlarda pıhtı gelişen hastaların damarları acil anjiyografik tedaviler ile açılabilmektedir.
Antikoagülan Tedavi: Damar içindeki pıhtılaşmayı önlemek ve tedavi etmek için kullanılır.
Kompresyon Tedavisi: Bacak şişliği ve rahatsızlık hissinin belirgin olduğu hastalarda varis çorapları, şikayetleri azaltmakta oldukça etkilidir.
Stent Uygulaması: Sıkışmanın açılması için topladamar içine stent yerleştirilmesi, May-Thurner Sendromu hastaları için en güncel ve kalıcı tedavidir
May-Thurner Sendromu'nda venöz stentleme, sol iliak venin sağ iliak arter tarafından sıkıştırılması sonucu oluşan daralma ve tıkanıklıkları düzeltmek için etkili bir tedavi yöntemidir. Bu minimal invaziv işlem, hastaların venöz akışını yeniden sağlamak ve derin ven trombozu riskini azaltmak amacıyla uygulanır.
Venöz stentleme, genellikle perkütan (ameliyatsız yöntem-anjiyografi ile) bir yaklaşım ile gerçekleştirilir ve hastaların kısa sürede günlük yaşamlarına dönmelerine olanak tanır.
Damar içi stentler, damarın genişlemesi ve kan akışının artırılması amacıyla özelleştirilmiş metal çerçevelerdir. Stenlerin birçoğu atardamarlar için geliştirilmiştir. Toplardamar stentleri (dedike venöz stentler) ise klasik atardamar stentlerine göre daha gelişmiş özellikler taşır. Venöz stentlerin bazı önemli özellikleri şunlardır:
Özelleştirilmiş Tasarım: Dedike venöz stentler, venöz sistemin anatomisine uygun olarak tasarlanmıştır. Bu sayede stent, damarda düzgün bir şekilde yerleşir ve genişleme sırasında optimal uyum sağlar.
Hafif ve Esnek Malzeme: Venöz stentler, genellikle hafif ve esnek malzemelerden üretilir, bu da damar hareketlerine uyum sağlamasını kolaylaştırır. Bu özellik, hastaların normal aktivitelerine devam edebilmesini destekler.
İç Yüzey Yapısı: Stentlerin iç yüzeyi, thrombus (pıhtı) oluşumunu azaltan özel kaplamalara sahip olabilir. Bu, yeni pıhtı gelişim riskini minimize ederek uzun vadeli başarıyı artırır.
Farklı Çap ve Uzunluk Seçenekleri: Venöz stentler, farklı çap ve uzunluk seçenekleriyle üretilir. Bu, klinik uygulamalar sırasında damar yapısına en uygun stentin seçilmesine olanak tanır.
Venöz stentleme işlemi sırasında damar içi ultrason (IVUS), stentin doğru yerleştirilmesi için önemli bir görüntüleme tekniğidir. IVUS, damarın iç yapısını ve stentin yerleşim durumunu gerçek zamanlı olarak değerlendiren bir yöntemdir. İşte IVUS kullanmanın avantajları:
Görüntü Kalitesi: Damarın iç yapısını net bir şekilde görüntüleyerek, daralma alanlarını ve optimal stent yerleşim alanlarını belirlemek mümkündür. Bu, tedavi sürecinin etkinliğini artırır.
Kan Akışının Değerlendirilmesi: Ultrason ile kan akışının yönü ve hızı değerlendirilebilir, bu da stentin etkisinin anlık olarak gözlemlenmesine olanak tanır.
Komplikasyonların Erken Belirlenmesi: IVUS, işlem sırasında potansiyel komplikasyonların (örneğin, stent kayması veya pıhtı oluşumu) erken tespit edilmesine yardımcı olur.
May-Thurner Sendromu, tanısı zorlayıcı ancak tedavi edilebilir bir durumdur. Venöz stentleme, bu sendromun tedavisinde etkili bir yöntemdir ve hastaların yaşam kalitelerini artırmalarına yardımcı olur. Şişlik, ağrı veya diğer venöz rahatsızlıklar gibi belirtiler yaşıyorsanız, bir vasküler cerrah ile görüşmek önemlidir. Erken tanı ve uygun tedavi yöntemleri ile hastalar, normal yaşamlarına dönebilirler.
Çalışma Saatleri
Pzt-Cuma : 09:00 - 18:00
Cumartesi : 09:00 - 14:00